“Reggio Emilia-Inspired” olmak ne demektir?
Erken çocukluk eğitimine Reggio Emilia yaklaşımı, bu adı taşıyan Kuzey İtalya’daki bir kasabada altı yaşına kadar çocuklara hizmet veren şehir destekli bir eğitim sisteminden geliştirilmiştir. Reggio Emilia eğitim sistemi, dünya çapında küçük çocuklar için en iyi programlardan biri olarak kabul edilmektedir. Dünyanın dört bir yanından gelen eğitimcilerden oluşan uluslararası çalışma grupları, bu istisnai felsefenin harekete geçmesini ilk elden ele almak için her yıl İtalya’ya seyahat ediyor. Çünkü İtalya’da bu yaklaşım yerel yönetim, toplum ve halkının dokusuna entegre edilmiş, ABD’de tam olarak kopyalanamaz. Ancak, “Reggio-Inspired” olmak, bu yaklaşımın temel değerlerini ve inançlarını küçük çocukları eğitmek için benimsemektir. Her Reggio okulu bu ilkeleri kendi ülke kültürüne entegre ederek kendi Reggio kültürünü oluşturur.
Bu ilkeler şunları içerir:
REGGİO EMİLİA’DA REHBER İLKELER
Çocuğun resmi: Her çocuğu güçlü, yetenekli, bağımsız, meraklı ve hayal gücüyle dolu olarak görüyoruz. Çocukları öğrenme yolculuğunda gezinmeye, sorgulamaya, araştırmaya, araştırmaya ve yardım etmeye yardımcı oluyoruz.
Acil Müfredat: Öğretmenler çocukların etkileşimlerini, tartışmalarını ve hayranlıklarını gözlemler ve belgelendirir. Bu gözlemlerden öğrenme fırsatları geliştirerek, müfredat çocukların çıkarları ve fikirlerinden “ortaya çıkar”.
Proje çalışması: Eğitmenlerimiz bu acil müfredatı proje çalışmaları yoluyla sunarak, çocukların bu ilgi alanlarını ayrıntılı bir şekilde keşfetmelerini sağlar. Öğretmenler, projeden destek alarak, sanattan müziğe, erken dile, matematik, bilim ve doğa deneyimlerine kadar geniş bir yelpazede fırsatlar yaratmayı düşünmektedirler. Çocukların ilgisini çeken projelerin detaylarını keşfederek, çocuklar öğrenme sürecinden heyecan duyuyorlar. Bu bilgi hevesi, proje çalışmasını ayrıntılı bir şekilde deneyimleme becerisiyle birleştiğinde, “yaşam boyu” öğrenme için bir yatkınlığı teşvik edecektir.
Öğretmenin Rolü: Öğretmen, çocuklarla birlikte öğrenmede bir ortak olarak görülüyor. Çocuk çalışmalarını dinleyerek, gözlemleyerek ve belgeleyerek, öğretmen çocukların öğrenme deneyimlerine ve “birlikte inşa” bilgisine rehberlik edecek şekilde donatılmıştır.
Çevrenin Rolü: Okulun ortamı (sınıfları, ortak alanları ve oyun alanı) “üçüncü öğretmen” olarak görülüyor. Çevre, orada yaşayan ve öğrenen çocukların, öğretmenlerin ve ebeveynlerin bir yansıması olmalıdır. Düşünceli, yaratıcı, çekici ve çocuğun imajına saygı göstermelidir.
Ebeveyn katılımı; Öğrenme sadece okul içinde değil, aynı zamanda evde ve toplumda gerçekleşir. Ebeveynleri proje çalışmalarına, özel etkinliklere ve okulun günlük yaşamına katılmaya teşvik ediyoruz. Öğretmenlerin, ebeveynlerin ve yöneticilerin çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için birlikte çalıştığı entegre bir öğrenme topluluğu arıyoruz.
Belgeleme: Çocukların çalışmalarını fotoğraf, video, yazılı sözcük, sergi vb. Yoluyla belgeleyerek, öğretmenler çocukların erken çocukluk deneyimlerinin hikayesini anlatır. Her çocuğun sanat, fotoğraf, gelişimsel dönüm noktaları ile ilgili bilgiler ve daha fazlasını içeren kendi portföyü vardır. Ders planları, proje panoları ve günlük etkinlikler, çocukların çalışmalarını açıklamakta ve okulun yaşamını toplumla paylaşmaktadır.
“Reggio Emilia anaokullarında, ancak her çocuk, sonsuz yetenekli, yaratıcı ve zeki olarak görülüyor. Öğretmenin işi, bu nitelikleri desteklemek ve çocukları tam olarak gelişmeleri için uygun şekillerde sorgulamaktır. ”